Merhaba Kıymetli Okuyucularım,
Hayat yolculuğunun kaçınılmaz bir durağı olan ölüm, ardında yalnızca derin bir üzüntü değil, aynı zamanda ciddi maddi sorumluluklar da bırakır. Sevdiklerimizi kaybetmenin verdiği tarifsiz acı içerisinde, defin işlemleri gibi zorunlu masraflar bir başka yük haline gelir. İşte sosyal güvenlik sistemimiz, bu zorlu anda bir nebze olsun destek sunabilmek adına cenaze ödeneği uygulamasını hayata geçirmiştir.
Cenaze Ödeneği Nedir?
Cenaze ödeneği, sigortalı bir bireyin vefatı halinde, hak sahiplerine bir defaya mahsus ödenen nakdi bir yardımdır. Bu destek, yaşamın son noktasında ailelerin yaşadığı maddi sıkıntıyı hafifletmek ve temel defin masraflarını karşılamak amacı taşır. Cenaze ödeneği tutarı, her yıl Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) değişim oranı doğrultusunda artırılmaktadır.
Kimler Cenaze Ödeneğinden Faydalanabilir?
Cenaze ödeneğinden yararlanabilmek için bazı şartların gerçekleşmiş olması gereklidir. Bu şartlar şunlardır:
Sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı sonucu hayatını kaybetmesi,
Sürekli iş göremezlik geliri, malullük veya yaşlılık aylığı almakta iken vefat etmesi,
Ya da ölümünden önce en az 360 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş olmasıdır.
Önemli bir nokta ise; ölüm tarihinde sigortalı olma şartı, 360 gün prim bildirilmişse ayrıca aranmaz. Bu, özellikle uzun süre sigortalı çalışıp daha sonra işsiz kalan kişiler için önemli bir koruma mekanizmasıdır.
Cenaze Ödeneği Kimlere Ödenir?
Sosyal güvenlik sistemi, cenaze ödeneğini belirli bir öncelik sırasına göre hak sahiplerine verir: Öncelikle eşe, eş yoksa çocuklara, çocuklar da yoksa anne ve babaya, onlar da yoksa kardeşlere ödenir. Eğer bu yakınlar yoksa veya cenazeyi bu kişiler kaldırmadıysa, cenaze masraflarını üstlenen gerçek veya tüzel kişilere, masrafları belgelemeleri şartıyla ödeme yapılır.
Cenaze ödeneği almak için hak sahiplerinin, Gelir/Aylık/Ödenek Talep Belgesi ile doğrudan Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) başvurmaları yeterlidir. Normal koşullarda ayrıca bir dilekçe sunulmasına gerek yoktur. Ancak cenazenin aile dışındaki bir kişi veya kuruluş tarafından kaldırılması durumunda dilekçeyle başvuru da kabul edilir. Cenaze ödeneğine e-devlet üzerinden de başvuruda bulunabilinir.
2025 Yılı Cenaze Ödeneği Tutarları: SSK ve Emekli Sandığı Farkı!
2025 yılı itibarıyla cenaze ödeneği tutarları şu şekildedir:
4/a (SSK) ve 4/b (BağKur) kapsamındaki sigortalılar için cenaze ödeneği 4.888,00 TL olarak belirlenmiştir.
4/c (Emekli Sandığı) kapsamında bulunan memur emeklileri için ise ölüm yardımı tutarı 30.06.2025 tarihine kadar en yüksek 19.238,56 TL’dir.
Bu önemli fark, Emekli Sandığı’na tabi kişilerin ödeneğinin, emekli aylığından az olmamak üzere ve makam, temsil, görev tazminatları hariç olmak üzere hesaplanmasından kaynaklanmaktadır. Bir başka ifadeyle, kamu görevlilerinin vefatlarında ödenen yardım, SSK veya BağKur sigortalılarına göre dört kata yakın bir tutara ulaşmaktadır.
Bu fark, sosyal güvenlik sistemimizdeki gelir grupları arasındaki ayrışmanın somut bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Özellikle dar gelirli SSK ve BağKur emeklileri için cenaze ödeneğinin artırılması, sosyal adalet açısından önemli bir ihtiyaç olarak ortada durmaktadır.
Hak Kaybı Yaşanmaması İçin Zamanaşımına Dikkat!
Cenaze ödeneği hakkı, ölüm tarihinden itibaren beş yıl içerisinde kullanılmalıdır. Bu sürenin aşılması halinde hak düşer ve ödenek talep edilemez. Bu nedenle vefat sonrası mümkün olan en kısa sürede başvuru yapılması önem taşır.
Cenaze ödeneği, hayatın en hüzünlü anında maddi bir el uzatılmasıdır. Ölümün ardından geride kalanların hem duygusal hem de ekonomik anlamda sarsılmaması için sunulan bu destek, sosyal devlet anlayışının vazgeçilmez unsurlarından biridir.
Ancak unutulmamalıdır ki, toplumsal refahın gerçek ölçüsü, yalnızca yaşarken sağlanan imkanlarla değil, insanın veda anında da onurlu bir şekilde uğurlanmasını mümkün kılan sistemlerin varlığıyla belirlenir.
Değerli okuyucularım, sizlerde sorularınızı [email protected] e-posta adresim üzerimden tarafıma kolaylıkla iletebilirsiniz.
SORU:
Mehmet bey merhaba, size İstanbul dan yazıyorum ismim İsa AYDIN. 1976 doğumluyum. Bugünkü yazınızı okudum ve benim de bir sorunum var. 03.07.2000 tarihinde Polis olarak göreve başladım. 1996 yılında 18 ay olarak yapmış olduğum askerliğimi 2018 yılında SGK ya 16.000 TL küsür yatırarak saydırdım ve 2019 mayıs ayında Emniyet Genel Müdürlüğünden 20 yıl hizmet ve 5 yılda yıpranma payı olarak (hizmet süremi tamamlayarak) ayrıldım-istifa ettim. Ancak SGK beni bir türlü emekli etmiyor. E-devletimde hizmet başlangıcım 16 Ocak 1999 göreve başlama tarihim ise 03.07.2000 SGK ya dava mı açmam gerekiyor yorumunuz nedir acaba?
CEVAP: Merhaba İsa Bey, öncelikle ilginiz için teşekkür ederim. Ne yazık ki devlet memurları yani Emekli Sandığına tabi olanlar yapmış oldukları askerlik borçlanmaları sigorta başlangıç tarihini geriye çekmiyor. Dolayısıyla EYT kapsamına girememektesiniz. Esasen bu durumun Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu düşünüyorum. Bir an önce çözülmesi gereken meseledir.
SORU:
Merhaba, Eşim 1995 yılında şirket ortağı olarak ticaret odasına kaydını yaptırdı
Fakat ödemeler 2000 yılından sonra başladı ve o yıl gelen yasa ile geçmişe yönelik haklarını kaybetti. Yasal olarak çalışma hayatına 1995 yılında başlamış olmasına ve 2000’den sonra bütün primlerini fazlası ile ödemesine rağmen bugün esimin emeklilik için yas sınırını beklemesi gerekiyor. Üstelik 2000 yılı önce doğum hakları var. Yasal olarak ne yapabiliriz. Teşekkür eder saygılar sunarım. Ayhan Demir
CEVAP: Merhaba Ayhan Bey, eşiniz kamuoyunda BağKur Tescil Mağduru olarak bilinen mağdurlar arasındadır. Bu konu ile ilgili yasal bir düzenleme getirilip, 1/10/2008 öncesi vergi ve meslek odası kaydı olanlara yönelik BağKur tescil hakkı getirilmelidir. Bu konuyla ilgili muhalefet partileri tarafından geçmişte çok kez kanun teklifi verilse de her seferinde bu kanun teklifleri reddedildi. Seçim öncesi bu konu siyasetin gündeminde varlığını sürdürecektir.
Kaynak: Halk TV